Yapılan araştırma, Türkiye’de sağlıklı yaşam ilkelerinin teoride bilinmesine rağmen bu bilgilerin günlük hayata tutarlı bir şekilde aktarılamadığını gösteriyor. Araştırma, akıllı saat gibi giyilebilir teknolojilerin, kişiselleştirilmiş, anlaşılır veriler ve pratik tavsiyeler sunarak bu bilgi-eylem açığını kapatmada kilit bir rol oynayabileceğini ve bireylerin kendi sağlıklarını proaktif olarak yönetmelerini sağlayabileceğini vurguluyor.
Huawei ve IPSOS iş birliğiyle gerçekleştirilen ve 18-64 yaş arası nüfusu temsil eden yaklaşık 1000’er kişilik örneklemlerle yapılan araştırma, Türk halkının sağlık alışkanlıklarına dair çarpıcı ve derinlemesine veriler sunuyor.
Akıllı Saat Kullanıcıları Daha Sağlıklı Hissediyor
Araştırmaya göre, Türkiye’de nüfusun %66’sı genel sağlık durumunu olumlu olarak değerlendiriyor. Ancak, sağlığını “mükemmel” olarak tanımlayanların oranı sadece %18. Bu durum, kişisel sağlık algısı ile vücut kitle indeksi (VKİ), yaşanan semptomlar ve stres seviyeleri gibi bir kişinin gerçek fiziksel durumunu daha iyi yansıtan objektif veriler arasındaki potansiyel tutarsızlığa işaret ediyor.
Yaş grupları arasında da belirgin farklar gözlemleniyor; 18-29 yaş grubunun %70’i ve 30-39 yaş grubunun %72’si sağlıklarını olumlu değerlendirirken, bu oran 50 yaş üstünde %60’a düşüyor. Akıllı saat kullanıcıları ise genel popülasyona göre sağlıklarını daha olumlu değerlendiriyor; kullanıcıların %75’i sağlık durumunu iyi olarak belirtirken, kullanıcı olmayanlarda bu oran %64‘te kalıyor. Bu da teknolojinin sağlık algısı üzerindeki pozitif etkisini gösteriyor.
Vücut Kitle İndeksi ve Fiziksel Aktivitede Avrupa Ortalamasının Gerisindeyiz
Araştırmanın en dikkat çekici bulgularından biri de kilo yönetimi ve fiziksel aktivite konularında ortaya çıkıyor.
- Kilo Yönetimi: Türkiye’de aşırı kilolu bireylerin oranı %34 ile araştırmanın yapıldığı ülkeler ortalamasının üzerinde. Obezite oranı %18 ile ortalamaya yakınken, toplamda nüfusun%52’si aşırı kilolu veya obez kategorisinde yer alıyor. Bu oran, araştırmaya katılan 8 ülkenin toplam ortalaması olan %48’in üzerindedir. Cinsiyete göre bakıldığında, erkeklerin %64‘ü aşırı kilolu veya obez iken, kadınlarda bu oran %40‘tır. Yaş ilerledikçe kilo alma eğilimi artıyor; 50 yaş üstü bireylerin %66‘sı bu kategoride bulunuyor.
- Fiziksel Aktivite: Fiziksel aktivitede ise Türkiye, araştırmaya katılan ülkeler arasında en düşük seviyede yer alıyor. Halkın %67’si Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) minimum aktivite tavsiyelerine uyarken, bu oran diğer ülkelere kıyasla en düşük seviyeyi temsil ediyor. Nüfusun %33’ü ise tavsiye edilenin altında bir aktivite düzeyine sahip. Bilgi eksikliği de bu durumda önemli bir faktör; DSÖ’nün spesifik yönergeleri hakkındaki bilgi düzeyi oldukça düşük ve katılımcıların sadece %15’i bu normlar hakkında spesifik ayrıntılar verebiliyor.

Stres Seviyemiz Rekor Düzeyde Yüksek Uyku Kalitemizden Endişeliyiz
Modern yaşamın en büyük sorunlarından olan stres ve uyku konusunda da Türkiye’ye özgü önemli ve endişe verici bulgular mevcut:
- Stres: Türkiye, %46 ile araştırmadaki ülkeler arasında “çok yüksek stres” seviyesini bildiren ülke konumunda. Bu oran, incelenen ülkelerin toplam ortalaması olan %35’in oldukça üzerindedir. Düşük stres seviyesi bildirenlerin oranı ise sadece %15. Sonuç olarak, halkın %44’ü mevcut stres seviyesinden memnuniyetsiz olduğunu belirtiyor.
- Stres Ölçümü Farkındalığı: Bu yüksek stres oranlarına rağmen, stres yönetimi konusunda teknoloji kullanım farkındalığı çok düşük. Akıllı saatlerin stresi ölçebildiğini bilenlerin oranı sadece %4. Daha da çarpıcı olanı, akıllı saat sahiplerinin bile %43’ü cihazlarının bu değerli özelliğinden haberdar değil.
- Uyku: Türk halkının %66’sı gecelik ne kadar uyuması gerektiği konusunda emin değil. Bu oran, Polonya ile araştırmadaki ülkeler arasındaki en yüksek rakam. Bu belirsizlik, uyku kalitesini doğrudan etkiliyor ve nüfusun %32’si tavsiye edilen 7-9 saatlik uyku süresinin altında uyuyor.
Araştırma, giyilebilir teknolojilerin proaktif sağlık yönetimindeki potansiyelini açıkça ortaya koyuyor. Akıllı saat kullanıcıları, pek çok sağlık metriğinde daha bilinçli ve daha olumlu alışkanlıklara sahip:
- Bilinç Düzeyi: Akıllı saat kullanıcıları, uyku tavsiyeleri (%46‘ya karşı %30) ve sağlık kontrolü sıklığı (%43‘e karşı %30) gibi konularda kullanmayanlara göre daha bilinçli. Bu da gösteriyor ki teknoloji, sadece ölçüm yapmakla kalmıyor, aynı zamanda bir eğitim aracı görevi de görüyor.
- Alışkanlıklar: Kullanıcıların %68’i tavsiye edilen uyku süresine uyuyor. Bu durum, cihazların hatırlatıcı ve takip mekanizmalarının davranış değişikliğindeki etkinliğini kanıtlıyor.
- Engeller ve Fırsatlar: Nüfusun %41’i akıllı saatlerin sunduğu sağlık fonksiyonlarından haberdar değil. Cihaz satın almanın önündeki en büyük engeller ise yüksek maliyet algısı, ihtiyaç duyulmadığı düşüncesi ve akıllı telefonların yeterli olduğu inancı olarak sıralanıyor. Ancak kullanıcıların glukoz takibi, EKG, vücut hidrasyonu ölçümü ve kas kütlesi takibi gibi daha gelişmiş özelliklere yönelik talebi, pazarın gelecekteki büyüme potansiyelini de gözler önüne seriyor.